Bol kedili bir evde doğan ve tam bir kedi köpek manyağı olan , benim de kedi köpek ve bilimum mahlukata karşı korkularımı yenmemde büyük bir rol oynayan eşimin ısrarlarına dayanamayarak belki beğenmez umuduyla sokakta buldukları kediyi evlerine getiren yaşlı karı kocanın evine gidip bakmayı kabul ettiğimde 2007 mart ayıydı .
Bizi evlerine buyur ettiklerinde kedi hanım salonda koşuşturuyordu, görücülerin yakından bakması için zar zor yakalandı ,eşimin avucunda tekrar yere inmek için çırpınırken ve ben acaba beğendi mi diye düşünürken eşim “alalım” dedi ve kedi hanım böylece hayatımıza girmiş oldu.
Kedi milleti kadar temkinli millet yoktur herhalde kedi hanım da önce evde bir köşeye sindi ve biraz etrafı inceledi sonra kendine herhangi bir tehlike anında saklanabileceği bir yer seçti mutfak tezgahının arkası bu iş için en iyi yer diyebilirim çünkü bizim ulaşamadığımız tek yer orası sonra yavaş yavaş evi gezmeye ve keşfetmeye başladı koltukları tırmaladı , dolapların raflarında koşturdu, halıları kaydırdı bibloları yerlere attı ve en sonunda salondaki perdenin tepesine tırmanıverdi.
Onu eve getirdikten çok değil yarım saat sonra o yaşlı karı kocanın onu bize neden kumuyla,kum kabı,mama ve oyuncaklarla ve bin bir övgüyle verdiklerini anladım. Biz perdenin tam tepesindeki kediyi oradan aşağı nasıl indireceğimizi düşünürken yaşlı karı koca da muhtemelen evlerinde , kurtulduk diye kutlama yapıyorlardı.Belki de vaz geçer onu geri götürürüz diye camı pencereyi kapatmış evde yokuz izlenimi vermek için sessizce oturuyorlardı bir köşede.
Aradan geçen aylar ve bir kısırlaştırma operasyonu dahi onu sakinleştirmeye yetmedi ,evin bir köşesinde yatan,tüylerini
temizleyen insanın koynunda mırıl mırıl mırıldayan kedi imajına son veren kedi hanımı , ÇAKIL hanımı yine de çok seviyoruz…
1 yorum:
Yorum Gönder